Çelişik Duygulu Cinsiyetçilik Ölçeğinin (ÇDCÖ) Yeniden Gözden Geçirilmesi: Korumacı Cinsiyetçiliğin Yapı Geçerliliği ve ÇDCÖ'nün Ölçüm Değişmezliği
Abstract
inançları içerdiği ve korumacı cinsiyetçiliğin korumacı ataerkillik, cinsiyetler arası
tamamlayıcı farklılaştırma ve heteroseksüel yakınlıktan oluşan ikinci sıra faktör
olduğu belirtmektedir. Kadınlara yönelik korumacı cinsiyetçiliğin alt boyutlarına
yönelik ilgi ise yakın dönemde bir artış göstermiştir. Yakın dönem alan yazınında
göze çarpan bu ilgi, Çelişik Duygulu Cinsiyetçilik Ölçeği’nin Türkçe versiyonunun
yapı geçerliliğini tekrar gözden geçirilmesini önemli kılmaktadır. Bu doğrultuda,
mevcut çalışmada , korumacı cinsiyetçiliğin korumacı ataerkillik, cinsiyetler arası
tamamlayıcı farklılaştırma ve heteroseksüel yakınlıktan oluşan ikinci sıra faktör
olarak tanımlandığı tercih edilen yapısal modeli test etmek amaçlanmıştır. Ayrıca,
ölçüm değişmezliği analizi yapılarak ölçeğin yapısının farklı örneklemlerdeki
kararlılığını incelemek de amaçlanmıştır. 2009-2019 yılları arasında farklı
çalışmalarda yer almış 1803 katılımcının (1194 kadın, 593 erkek, 16 cinsiyetini
belirtmeyen) verileri birleştirilmiştir. Doğrulayıcı faktör analizi bulguları, dört
faktörlü modelin (düşmanca cinsiyetçilik ve üç korumacılık türü), diğer modellerden
(tek faktörlü model, iki faktörlü model ve “tercih edilen yapısal model”) daha iyi
uyum gösterdiğine işaret etmiştir. Açıklayıcı yapısal eşitlik modellemesi temelinde
yapılmış açıklayıcı faktör analizleri, korumacılık ve düşmanlık şeklinde iki faktörlü
bir yapıya işaret etmiş, fakat ölçek içindeki iki maddenin psikometrik açıdan zayıf
olduğunu göstermiştir. Son olarak, ölçüm değişmezliği analizleri, devlet ve vakıf
üniversitesi örneklemleri arasında tam bir değişmezlik olduğunu; kadın ve erkek
örneklerinde ise ortalama farkları dışında değişmezlik gözlendiğini göstermiştir.
Kadın ve erkek karşılaştırmasında örneklemler arasında sadece ortalamalar
açısından kuramsal olarak beklendik şekilde değişkenlik gözlenmiş ve erkeklerin
cinsiyetler arası tamamlayıcı farklılaştırma dışındaki bütün alt ölçeklerde daha
yüksek puanlara sahip olduğu bulunmuştur. Genel olarak bakıldığında, bulgular,
çelişik duygulu cinsiyetçilik ölçeğinin yapı geçerliliği ve ölçüm değişmezliği ile
ilgili önemli bir destek sağlamakla birlikte, ölçülen kuramsal yapının ve ölçek
maddelerinin yeniden gözden geçirilmesi ile ilgili konulara dikkat çekmiştir The ambivalent sexism theory states that sexism comprises hostile and benevolent beliefs and that benevolent sexism
is a second-order factor consisting of protective paternalism, complementary gender differentiation and heterosexual
intimacy. The subdimensions of benevolent sexism toward women have recently piqued people’s interest. The Turkish
version of the ambivalent sexism inventory’s (ASI’s) construct validity should be reexamined in light of this apparent
interest in contemporary studies. Accordingly, in the current study, the aim is to test the preferred structural model
in which protective sexism was defined as a second-order factor consisting of protective patriarchy, complementary
differentiation between genders and heterosexual intimacy. Moreover, measurement invariance analysis will be used to
test the stability of the scale’s structure in different samples. The data of 1803 participants from different studies conducted
between 2009 and 2019 (1194 women and 593 men, 16 unidentified) were merged. Findings of the confirmatory factor
analyses indicated that the four-factor solution (i.e. hostile sexism and three subfactors of benevolence) fitted the data
better than the other models (i.e. one-factor and two-factor models, and the preferred structural model). Explanatory
factor analysis via exploratory structural equation modeling revealed a two-factor solution composed of benevolence and
hostility, but the findings also underlined two psychometrically weak items. Finally, measurement invariance analyses
demonstrated full invariance between private and public university samples, and an invariance between women and
men samples except for sample means. Only the means of the samples differed in the women-men comparison, but in a
theoretically predicted way, and men had higher scores in all subscales except for complementary gender differentiation.
In sum, our findings provided significant support for the construct validity and measurement invariance of ASI while
raising questions about the theoretical construct measured and the items needed to be revised.